İzleyiciler

15 Nisan 2012 Pazar

ZEKAM SENİN ELİNDE


                                        ZEKAM SENİN ELİNDE...

Sosyal sorumluluk ve Toplumu bilinçlendirme amaçlı hazırlanan bu projenin bir parçası olmak çok heyecan verici. Ama böyel bir hastalıktan haberdar olmamakta bi o kadar utanç verici. Arkadaşım Adem Yavuz Özata  bana bu projeden bahsettiğinde bu hastalığın adını bile duymamıştım. Hemen araştırdım. Doğumdan sonra bebeğin topuğundan alınan bir damla kanla teşhis edilen PKU (Fenilketonüri) isimli bu hastalık aslında "ENGELLENEBİLİR BİR ENGELLİLİKMİŞ" bunu öğrendim.


Deniz Yılmaz Atakay'ın aynı adlı kitabından uyarlanan oyun Adem Yavuz Özata yönetiminde Ahali Sanat Atölyesi ekibi tarafından yoğun bir çalışma süreci sonrasında sahneye konuldu. Oyunun kadrosuna en son ben dahil olmuştum. Gerek ekibiyle, gerek dekoruyla çok renkli bir oyun oldu. Oyundan önceki en güzel anı ise 5-6 kişinin yoğun çalışmaları sonucu anca 1 saatte kurulan beşikti...Bu muhteşem projenin içinde olmaktan gurur duyuyorum...Projenin mimarları Deniz Yılmaz Atakay - Adem Yavuz Özata' yı böyle muhteşem bir iş çıkarttıkları için tekrar tebrik ederim...


ZEKAM SENİN ELİNDE


Yazan: Deniz Yılmaz Atakay
Yönetmen: Adem Yavuz Özata
Süpervizör: Haluk Ayvazoğlu
Yön.Yardımcısı: Ali İlkin Özokutgen
Müzik: M.Ali Kayaduman ve Grup Fabrika
Teknik: Abbas Tekin - İsa Yeşilyurt
Kostüm: Ahali Sanat
OYUNCULAR:
Lal Selin Atakay, Gökçe Kurt, Murat Göktepe, Duygu Aral, Murat Yeşilyurt, Bilge Karatepe, Beyhan Kumaş, Abbas Tekin ve Adem Yavuz Özata,Deniz Yılmaz Atakay
Çocuk Oyuncular: Yağmur Durak, Öykü Eda Aydın, Doğukan Aşık, Başar Buğra Demirel, Çağla Yıldızoğlu, Miray Kırkkese, Kaan Yıldırım, İkra Türkay
Barkovizyon: Tolga Öz, Nur Fettahoğlu, Nihan Büyükağaç


ZEKAM SENİN ELİNDE adlı tiyatro oyunu 2010 yılında Ahali Sanat Atölyesi, PKU Aile Derneği ve Bakırköy Kadın Meclisinin birlikte hazırlamış olduğu bir sosyal sorumluluk projesidir.

                                                                                                      byabbastekin



5 Nisan 2012 Perşembe

NEDİR AŞK.........?


NEDİR AŞK.........? 

Şehirli için: Mutluluk...


Köylü için: Namus belası...
 
-Eğer karşıdakinin senden haberi bile yoksa... 
Şehirli için: Baslar uykusuz geceler ve gün boyu sürer takipler... 
Köylü için: Başlar uykusuz geceler ve gün boyu uzaktan gözetlemeler... 
-Eğer cesaret edip karşıdakine açılmaya karar verilirse... 
Şehirli için: Şatafatlı bir ilan-ı aşk yada 
el yazısıyla yazılmış Zeki Müren şarkıları misali bir aşk mektubu... 
Köylü için: Kendi söyleyecek cesareti yoktur. En iyisi bacısıyla yada komşu kiziyla haber yollamaktir (tabi bu komşu kızı degilse)...
 - İlan-ı aşk ettikten sonra karşıdaki tarafından reddedilmişse... 
Şehirli için: Alkol,sigara vs... 
Köylü için: Onu her gördüğünde kızarmış surat,öne eğilmiş baş... 
-Eğer reddedilmemiş ve karşıdaki de aynı duyguları besliyorsa kısacası bu aşk karşılıklı bir aşk ise... 
Şehirli için: Her buluşmada öpücük yağmuru, her an elden düşmeyen telefon,hiç kimseye aldırış etmeden el ele kol kola gezmeler,aşk şiirleri vs... 
Köylü için; Günde 50 defa kimseye çaktırmadan karşıdaki kisinin evinin önünden geçme,sırf karşidaki ile 2-3 dk. buluşup konuşa bilmek için binbir zorluğa katlanma,utangaclık vs... Tabi bunların aslında en önemlisi korku. Birisi duymasın diye elinden geleni yapar çünkü bu duyulursa çok kötü seyler olacağının farkında...(hele birde komşu kızıysa)...
                                                                                                              byabbastekin

4 Nisan 2012 Çarşamba

HYENES - YANİ "YAŞLI KADININ ZİYARETİ"

HYENES (1992)
Hyenes (Sırtlanlar) 1992 yılında Senegalli yönetmen - senarist  Djibril Diop Mambety' nin Friedrich Dürrenmatt' ın "Yaşlı Kadının Ziyareti" oyunundan uyarlayıp yönettiği komedi-dram  tarzındaki 114 dakikalık filmdir. Filmi tesadüf eseri Mayıs 2011'de Taksim tünelde Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde düzenlenen "Bilnmeyen Filmler Festivali"nde izledim. Film beni okadar etkiledi ki; izlediğim akşam hemen bilgisayar başına oturup film hakkında araştırmalar yaptım. Meğerse filmin yönetmeni Senegal'in en ünlü yönetmeniymiş. Daha sonra bu film dışında 6 filmi daha olduğunu öğrendim. Aylar süren çalışmalarımın ardından adamın bütün filmlerini izleme şansı buldum. Filmlerin hepsi güzel ama hiçbiri HYENES (Sırtlanlar) 'in yerini tutamaz. İlk başta filme o kadar güzel bir cast yapılmış ki; deyim yerindeyse hepsi de cuk diye oturmuş. Filmin tekniği ve kullanılan mekanların ayrı bir güzelliği var. Filmdeki bütün oyunculuklar o kadar sade ve doğal ki; izlerken kendinizi  bir anda o insanların arasında buluyorsunuz. İlerleyen zamanlar da Tiyatro' da provadan önce Ulvi Hocayla ( Ulvi Alacakaptan) İstanbul Devlet Tiyatrolarının sahnelemeye hazırlandığı "Yaşlı Kadının Ziyareti" oyunundan bahsederken bana 1964 Hollywood yapımı, Bernhard Wicki tarafından yönetilen ve başrollerini Anthony Quın ile Ingrid Bergman' ın paylaştığı yine aynı oyundan uyarlanan "The Visit" adlı filmden söz etti. Bende hemen o günlerde filmi bulup hemen izledim...Oda muhteşem bir filmdi...Anthony Quın diğer filmlerinde olduğu gibi burad da harikaydı...Ama beni Djibril Diop Mambety' nin filmi kadar etkilemedi beni...Bence sizde izleyin...Hatta izlemeye karar verdiğinizde bana haber verin beraber izleyelim...Eğer bulamazsanız yine bana haber verin...
İyi seyirler...     
                                                                        byabbastekin

SIĞINTILAR




         SAHNE ÇALIŞMASI - SEMAVER KUMPANYA

         SIĞINTILAR
       
         Yazan: Slawomir Mrozek
         Çeviri: Zihni Küçümen
         Sahneyi Çalıştıran: Fatih Dönmez
         Oyuncular: Ali Ateş, Abbas Tekin
   

Ekmek Şarap Sen ve Ben


Ekmek Şarap Sen ve Ben



Birde sabahın dördü
Dışarda kar
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
Anlattın bana ağzı sarımsakı kokan bir çocukla yattığını
Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
Kıskandım Gogeni Tahitilim
Terlemiş vücudunu silerken
Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
Güneşi doğurmuştu ölü cisim
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim Sahra-i kebirim
Kahrettim her şeye o gün
Babanın çarap çanağına, Gogen'e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine
Ne diyordum arkadaş....
Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
Daha sonra yaparım hayatın felsefesini
Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
Bazen kadın hamamında tellak....
Bazen Cristof Kolomb
Napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi....
Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
İşte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon...
Bir içsinde görsün....Ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
Islak kaldırımlarda yürürken acırım
Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
Ukalalık işte derim neme lazım senin
Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
Şehrin hizbe sokaklarında
Yavaş yavaş kaybolur benliğim.

İhsan Yüce

THE ARTİST


Peppy Miller: Tek istediğim sana yardım etmek seninle ilgilenmekti. Keşke sana yardım etmeme izin versen,
George Valentin.
George Valentin: Bu imkânsız, Peppy. Bittim artık ben.Kimse benim konuşmamı izlemek istemez.
Peppy Miller: Deneyebileceğimiz bir şey var ama.Bana güven...

İşte bu diyalogdan sonra öyle bir sahne var ki...izlediğinizde sizi hem duygulandıracak, hemde eğlendirecek bir sahne...
Sessiz sinemadan, sesliye geçişi anlatan film tam bir başyapıt...gerek oyunculuk,gerekse teknik olarak kusursuz bir film...Jean Dujardin' in oyunculuğuna hayran kaldım...
                                                                                                            byabbastekin


3 Nisan 2012 Salı

FLASHBACK (kısa film)


FLASHBACK

Oyuncular
Abbas Tekin
Ulvi Alacakaptan
Yönetmen
Ayşe Alacakaptan

EKREM BORA

                                          (1934-2012)
                Ekrem Bora...Türkiye'nin James Dean'ı...


Seni oynadığın her halinle ayrı sevdim...canlandırdığın her karaktere (iyi veya kötü) ayrı ayrı hayran oldum...150'nin üstünde film de oynadın, hepsin de ayrı ayrı karakterleri canlandırdın...ben bunların hepsini değilse de en az % 75' ini izlemişim dir (bir yeşilçam aşığı olarak)..."Dikkat Kan Aranıyor" da hastane de yatan karısına acilen kan arayan, ama aynı zaman da görevini titizlik le yapan bir Komiseri canlandırıyordun..."Cennetin Çocukları" filminde kan davalısının oğluna aşık olan kızın (Itır Esen) sert babası Davut Ağaydın..."Çılgınlar" filminde bir dolandırıcıya aşık olan fabrikatör (aslında uyuşturucu kaçakçısı) Orhan oldun..."Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" filminde ne güzel yansıtmıştın platonik aşkın derinliğini Udi Cemal Bey olarak...ve daha bunlar gibi bir sürü karaktere can verdin...keşke seninle tanışabilseydim...o muhteşem karakterleri yaşayarak canlandıran seninle hiç değilse uzaktan bir kere selamlaşabilseydik...ama olmadı kader...
Filmlerinde hep yaşayacaksın ama...
Hiç unutmayacağım seni...
Filmlerini hayranlıkla izlemeye devam edeceğim...
Nur içinde yat büyük usta...
                                                                                                                              byabbastekin